Antalya Face Dergisi Redro Reklam » Ceylan ÇIKLA https://www.antalyaface.com.tr Antalya Cemiyeti Bizi Okuyor Sat, 12 Sep 2015 09:11:40 +0000 tr-TR hourly 1 http://wordpress.org/?v=4.2.5 Düş İşleri https://www.antalyaface.com.tr/2015/08/dus-isleri/ https://www.antalyaface.com.tr/2015/08/dus-isleri/#comments Wed, 12 Aug 2015 09:58:48 +0000 https://www.antalyaface.com.tr/?p=1598 Değişik bir istikbal hayal etmek, bir çok insana“hayalperestlik”gibi gelebilir.Hele bizim gibi farklı her düşünceye “İcat çıkarma!”diyen toplumlarda insanlar yeni bir şeyyaratmak yerine, başkalarının risk almasını tercih edip başarılı olan kişinin yanındadurmayı seçerler.Hayal kurma, Stefanod’Anna’nın da dediği gibi“geleceği hatırlama”gücüdür. Tarihin akışınıdeğiştirmiş tüm cesur insanlar, başkalarının ancak yıllar sonra fark edecekleri şeyleri öncedengörme gücüne sahip farklı ve cesur kişilerdir.Yeniliği “görebilmek” için kişinin önce onu“düşlemesi”sonra da onun peşinden koşarak onugerçekleştirmek için gerekirse takla atması gerekir ve unutmayalım ki takla atmaktabir kondüsyon işidir.Etrafımızda gördüğümüz insan yapımı olan her şey, ilk önce”aklı evvel” birinin gözündecanlanmıştı.

Her icat, her sanat eseri, her şarkı, her çözüm, her yenilik önce bir düşle başlar ve sonrabu düş, aklın  analiz ve sentez gücüyle gerçeğe dönüşür.

 

Bir çok kişi, hayal etmeyi ulaşılması mümkün olmayan, bir istek gibi algılar.Oysa düşlemek, gerçekleşmesi imkânsız olanı“arzulamaktan”çok ama çok farklıdır.Dilemek sahip olmadığımız bir şeyi istemek ve gereklilikleriniasla yapmadan yan gelipyatarak sürekli yorgun ve halsizce onun gerçekleşmesini ummaktır.Düşlemekse  insanın yapabileceklerinin farkında olması, bugünün şartlarından daha  farklı birgeleceğe ulaşmak için plan yapıp konuyla ilgili inat etme gücüdür.Düşlemek engelleri yenmek için bir“hayal”kurup onun peşinden gitmeye hazırlanmaktır.Düşlemek var olanı koşulsuz kabullenmektense ona farklı bir açıdan bakıp yeniden tarifetmek demektir.Aslında İnsanlar neyi düşlerlerse o olurlar. Kimse düşlerinin ötesinde bir yere varamaz.Kimse düşlerinin ötesinde bir şeye sahip olmaz. Kimse hayallerinin dışında bir insan olamaz.Hayat da zaten kendisini kanıtlayan bir kehanet gibi biz ne hayal edersek, neyi düşlemecesaretini gösterirsek, onu yolumuza çıkarır.Düşlemek ciddi iştir…

 

Düşlemek hayallerimizi gerçeğe dönüştürmek için inisiyatif alma işidir.

 

Cesur insanın işidir.

 

“Düş İşleri”zannedildiğinden daha ciddi bir iştir.

 

Ve hayallere yürümek için”İŞ BAŞI” yapmak gerekmektedir!

]]>
https://www.antalyaface.com.tr/2015/08/dus-isleri/feed/ 0
Pusula https://www.antalyaface.com.tr/2015/07/pusula/ https://www.antalyaface.com.tr/2015/07/pusula/#comments Mon, 06 Jul 2015 15:20:31 +0000 https://www.antalyaface.com.tr/?p=1439 Yönünü ,yolunu ,amacını ,kendini ,fikrini ,ilmini , inancını ve vicdanını kaybetmişlere….

Kaybetmek kötü bir eylem kabul ediyorum..

Çocukken oyunda , sevdiğini hayatta ,şifreni Facebook’ta kaybetmek kötü..

Tartışmasız ki kaybetmek rezil bi şey;
Kafaya darbe alınca hafızayı, içkiyi çok kaçırınca dengeyi kaybediyoruz.

Kaybetmekle ilgili tek olumlu şeyin kilo kaybı olması dışında başka iç açıcı bir hali de yok gibi.

Parayı kaybetmek, İşini ,aşını, rütbeni kaybetmekte kötü elbet…

Peki Google’a  “TELAFİSİ OLMAYAN KAYIPLAR” diye yazsak bize ne yazar acaba?

Bilmiş ruhsuz Google’ın cevabı da bize yaşananlardan sonra  kaç yazar acaba?
Yönünü, yolunu, amacını ,kendini, fikrini, ilmini, inancını ve vicdanını kaybetmişlerin

Sebep olduğu telafisiz kayıplar var…

Onların hırsları hedefleri ve fikirleri uğruna hayatlarını kaybedenler.

Evladını, eşini,anasını,babasını evini yurdunu UMUDUNU kaybedenler …

Özgürlüğünü, emeyini, parasını ,itibarını, mesleyini kaybedenler var!

Bunca haksız kayıptan sonra gelde sabret dimi?

Allah’ın sopası yoksa adaleti var elbet!

Sinsice PUSU kurup hedefe kitlenmiş kalabalığın adreslerine PUSULA gitmeyecekse şayet

Dökülen göz yaşı ,akan kan,  haksız kelepçeler ,kime nasıl gittiği bilinmeyen paramız,
emeğimiz, kesilen ağacımız, biten ormanımız , susturulan sanatımız, köle edilmiş kalemimiz,
kurban edilen kadınımız, ötekileştirilmiş insanımız ne edecek?

Yönünü ,yolunu ,amacını ,kendini ,fikrini ,ilmini, inancını ve vicdanını kaybetmişlerin yaptıkları
merak etmeyin elbet bir gün sona erecek.

İşte o zaman emin olun ki,

Hepsi -Pusula nerede? diyecek.

“Yolunu bulmaya” çalışmaları sizi o sırada çok güldürecek

Zira hepsi “Yolunu bulmak” için yola çıkmış oldukları akla gelecek.

Ufak bir kahkaha kopacak

Sonra herkes işine bakacak.

Ama olanları hiç kimse ASLA UNUTMAYACAK…

]]>
https://www.antalyaface.com.tr/2015/07/pusula/feed/ 0
SAKSI 1,2 https://www.antalyaface.com.tr/2015/06/saksi-12/ https://www.antalyaface.com.tr/2015/06/saksi-12/#comments Tue, 09 Jun 2015 07:18:09 +0000 https://www.antalyaface.com.tr/?p=1275 Bahar geldi diye havaya filan  girmeyin arkadaşlar.Sürekli “saksı” satın alıp içine
fesleyen, begonvil ,sardunya falan da boşa ekmeyin.

Hem “Saksı”dediğin nedir ki? Kovadan hallice altı delik bi şey işte!

Hmm , Altı delik olacak elbette, su sızdıracak fazla dolu kalmayacak, üstten girip alttan
itina ile çıkacak , çok yormayacak yorulmayacak.

“Saksıyı çalıştırsak” bile çok anlamı olmayacak!

Zaten anlayacağınız  altı delik olan sey çok çalışsa kaç yazacak?

Hava alıyor birde, adı üstünde adı saksı bi kere ,ya topraktan ya plastikten gelme.

Dünyada bizden başka “saksısını çalıştırmak” zorunda kalmış  bir başka toplum var mı
bilmiyorum ama aklımıza fikrimize artık bir bitki kabı muamelesi göstermemizi de
tuhaf bulmuyorum son tahlilde!

Geldiğimiz noktada, gösterilen hedefe hiç durmadan geri gideceğimize
yemin etmiş gibiyiz.

Beyinlerimiz bir saksı kıvamında olduğundan!

Olana ,bitene, gidene, yapılana, yapılmayana  son derece sakin bakıyoruz ya
hastayım ben bize.

Bayılıyorum bizde ki bu sessiz sakinliğe, bayılıyorum bu tatlı rehavete , bayılıyorum
beynimizdeki bu harika bitki örtüsüne!

Brezilyalı bir arkadaşa saksıyı çalıştırmak  deyimini çevirmeye kalksam nereden
başlamam gerek bilmiyorum ama  “run the flowerpot” der konuyu kaparım belki de?

Oturup o düşünsün ne demek istediğimi bana ne!

Resmi nikah kıyılmadan imam nikahı kıyılamıyordu…

Şimdi serbest!

Çok düşünmeyin konunun üstünde

Saksı gibi durun sessizce…

Çocuk gelinler, cinayetler ,çok eşlilerden bize ne!

Biz saksıya ekeriz “kardelenleri” kuruyup giderler neticede

Saksıdan da bu kadar sağduyu olur görüldüğü üzere.

Hepimize kolay gele…

]]>
https://www.antalyaface.com.tr/2015/06/saksi-12/feed/ 0
Orhan Baba https://www.antalyaface.com.tr/2015/05/orhan-baba/ https://www.antalyaface.com.tr/2015/05/orhan-baba/#comments Mon, 11 May 2015 10:32:28 +0000 https://www.antalyaface.com.tr/?p=1076 Şu sıralar “Seçim”denince memlekette akan sular duruyor.

Televizyonlar radyolar hatta kağıttan basılan gazetelerden bile Gürültülü sesler geliyor.
İnsanın sabrı taşıyor, sese duyarlılığı artıyor. Fenalık geliyor.

Seçim ciddi iş elbette,sözüm yok ama anlayacağınız bir çokları gibi Yüksek sesten
mağdurum son zamanlarda.

Birde yaşam boyu bizim en birincil Görevimiz “seçmek” ya… Seç seç bitmiyor..

Okul seç, eş seç ardından meslek seç ,elbise, şampuan seç, dişine macun, sırtına
hırka gönlüne dost seç yetmedi menüden yemek, gsm operatöründen paket seç…

SEÇkin bir duruşu var insanoğlunun anlayacağınız,seçip seçip saçıyor etrafa seçmenin
ince iş olduğunu da anlıyor zamanla.

Seçtikleriniz kaderinizi çiziyor acımasızca,.

En kötüsü Seçtiklerinizden kaytarmakta kolay iş değil;

Düşünsenize bayıla bayıla aldığınız kazak bile elinizde patlıyor faturası olmadığında.

Seçim yaklaşıyor işte , zaman dediğin bir çırpıda geçeceğinden olabildiğince Gürültülü
bağırıyorlar adaylar vaadlerini.

Bana seyyar satıcıları anımsatıyor halleri.

Saymakla bitmez bu saçma seçme haller  elbet ama “istikbal seçtiğimizdir” diyip her türlü
sinir bozucu duruma katlanmalı diye düşünüyorum.

Her doğru “seçimin”insana olağan üstü dönüşlerini hesaplayınca en basit tercihten tutun da
en ciddisine kadar giden yolda avucumuzun içindeki hayat çizgisine zikzaklar atmak
yerine biraz daha ciddiye almalıyız durumu belki de?

Bu yüzden sakın “Seçmem”filan demeyin göreviniz neticede!
Kızlı erkekli gidin hatta seçmeye.

Kimi tuttuğunuz değil , kimi tutmadığınız önemli bu hal ve gidişte.

Özgürlüğünüzü , fikrinizi, bağınızı bahçenizi “vatan sana canım feda” diyip genç Yaşında
hiç uğruna öleni,çoluğumuzu Çocuğunuzu , paranızı pulunuzu ileriye dönük umudunuzu ,
yerinizi yurdunuzu düşünerek seçin .

Paralel hayal gücünden , zamanlaması manidar duruşlardan uzak durarak seçin!

Güzel düşünenlerin haksız yere özgürlüklerinden olmamaları için seçin!

Çoluk çocuk bakkala rahat gidebilsin diye seçin!  Gezi Zekasının ince ayarı için seçin!
Meslek fıtratları için seçin!  Bu toprakta “Öteki” diye bir şey olmadığını ispat etmek için seçin!
Yalandan, talandan uzak olmak için seçin!

Balkonda en güzel şeyin rakı balık olduğunu yeniden Hatırlamak için seçin.
Hiç bir rütbenin insan olmaktan daha üstün olmadığını anlatmak için.

Yani sözün özü;
Orhan Baba’nın da dediği gibi
Barış için insanlık için Seçsin bu tayfa!

]]>
https://www.antalyaface.com.tr/2015/05/orhan-baba/feed/ 0
Segah Makamı https://www.antalyaface.com.tr/2015/02/segah-makami/ https://www.antalyaface.com.tr/2015/02/segah-makami/#comments Wed, 18 Feb 2015 19:49:21 +0000 https://www.antalyaface.com.tr/?p=138 Türk sanat müzğinin yeri ayrıdır. Değeri farklıdır.
Anlayan ve bilen için o beste ve güftelerin duygusal gramajı ağırdır.
Hiç süslenmeden güzel olan kadın gibi durgun ,dik ve duyguludur.
Hislerin en rafine hali, insanın o dönemki steril ve naif duruşudur.
Değişik ve çok kıymetlidir bu sebeplerden ötürü.
Benim çocukluğumun İstanbul’unda gazinolar vardı.
Bir masa başında hiç fark etmeden öğrendiğim,bildiğimi bile bilmeden ezber ettiğim
geniş repertuarımın sebebi olan senelerdir onlar.
Taner Şener ,Zeki Çetin ,Dursun Salkım’ın her hafta -Bende gidicem! diye tutturduğum
muhteşem sahneleri ve o dönemin Caddebostan Maksim’inin parlak yıldızlarını
bir çocuğun hafızasından silmek çok güç.
Neden mi geldi aklıma bunlar?
ilk başta dinlemeyi reddettiğim bir haber geçişinde ki isim yüzünden…

ÖZGECAN! yüzünden…
Şarkıda ki anlamı yüzünden.
Korkunç haberi dinlerken de okurken de Özgecan’ın babasınının sözleri kalbime
saplanırken de içimde hep bu şarkı çalıyordu.

Leyla Bir Özge candır
Kara gözlü ceylandır
Doyulmaz hüsn-ü andır
Kanılmaz bir içim su…

Özgecan cana can katan demek! Özgecan cana yakın demek!

Cansız bedeninin son yolculuğunu izlerken bu geldi aklıma!
İroninin dibi bu!
Haksızlığın Allah’ı bu!
Kötü kalpli, boyalı, ağzı çöp kokan bilirkişlerin televizyondaki yorumlarını seyrederken
cümlelerdeki acımasız  cinayeti gördüm ben .
İnsan dediğin varlık konuşurken de öldürür.
Gidenler gitti yok pahasına , geri getiremeyiz onları
Ama düşünmeliyiz derinden…

Kalabalık psiklojisi bu belki de !
Sanatın dondurulduğu ,kalemin sustuğu sansürlenmiş cümlelerin olduğu yerde başlıyor ölüm.
Anne babayı örnek alıyor çocuk
Hocayı dinliyor cemaat…
Demek ki dikkat etmek lazım Hocaya veya anne babaya ,toplumun rol model detaylarına…
Ağızdan çıkanlara, ağızdan kaçanlara
Sadeddin Kaynak’lı  ve Vecdi Bingöl’lü bir veda yakışır bence bu yazıya..

Gülüm yaprağım soldu
Gönlüme hazân doldu
Bir ömür harâb oldu
Onu bilmiyor Leyla

]]>
https://www.antalyaface.com.tr/2015/02/segah-makami/feed/ 0