SAKSI 1,2
Bahar geldi diye havaya filan girmeyin arkadaşlar.Sürekli “saksı” satın alıp içine
fesleyen, begonvil ,sardunya falan da boşa ekmeyin.
Hem “Saksı”dediğin nedir ki? Kovadan hallice altı delik bi şey işte!
Hmm , Altı delik olacak elbette, su sızdıracak fazla dolu kalmayacak, üstten girip alttan
itina ile çıkacak , çok yormayacak yorulmayacak.
“Saksıyı çalıştırsak” bile çok anlamı olmayacak!
Zaten anlayacağınız altı delik olan sey çok çalışsa kaç yazacak?
Hava alıyor birde, adı üstünde adı saksı bi kere ,ya topraktan ya plastikten gelme.
Dünyada bizden başka “saksısını çalıştırmak” zorunda kalmış bir başka toplum var mı
bilmiyorum ama aklımıza fikrimize artık bir bitki kabı muamelesi göstermemizi de
tuhaf bulmuyorum son tahlilde!
Geldiğimiz noktada, gösterilen hedefe hiç durmadan geri gideceğimize
yemin etmiş gibiyiz.
Beyinlerimiz bir saksı kıvamında olduğundan!
Olana ,bitene, gidene, yapılana, yapılmayana son derece sakin bakıyoruz ya
hastayım ben bize.
Bayılıyorum bizde ki bu sessiz sakinliğe, bayılıyorum bu tatlı rehavete , bayılıyorum
beynimizdeki bu harika bitki örtüsüne!
Brezilyalı bir arkadaşa saksıyı çalıştırmak deyimini çevirmeye kalksam nereden
başlamam gerek bilmiyorum ama “run the flowerpot” der konuyu kaparım belki de?
Oturup o düşünsün ne demek istediğimi bana ne!
Resmi nikah kıyılmadan imam nikahı kıyılamıyordu…
Şimdi serbest!
Çok düşünmeyin konunun üstünde
Saksı gibi durun sessizce…
Çocuk gelinler, cinayetler ,çok eşlilerden bize ne!
Biz saksıya ekeriz “kardelenleri” kuruyup giderler neticede
Saksıdan da bu kadar sağduyu olur görüldüğü üzere.
Hepimize kolay gele…