Forma Girmenin Altın Kuralları
Bir sabah uyandınız yüzünüzü yıkadınız ve aynaya baktınız, birden 5 yıl önceki yüzünüzü
düşündünüz. Sonra birkaç adım geriye açılıp vücudunuza baktınız sonra tartıya çıktınız, kadranda
gördüğünüz rakam herseferinde olduğu gibi sizi yine şaşırttı. Nezaman bukadar kilo aldınız?… Bu
klasik sabah rutinleri güne başlamanın en eğlenceli yolu olmasada birçoğumuz haftada birkaç
sefer bunu uygular ve denenmiş birşeyi tekrar denemenin mantıksızlığını yaşar. Bu ayki yazımda
aynada kendinizi incelerken keyif almanızı sağlayacak en kestirme yollardan bahsedeceğim.
Forma girmenin iki yolu olduğu düşünülür; Beslenme diyeti veya spor. aslında forma
girmenin tek bir yolu vardır; Beslenme diyeti ve spor. Bu iki olgu gerçekci süreler içerisinde forma
girmenin en kestirme yoludur. Öncelikle beslenmeden bahsedelim. Modern guruların karbonhidrat
ı tamamen kestikleri yenilikci ve kelimenin tam anlamıyla sağlıksız diyetlerinden
bahsetmeyeceğim bile. Sporcu beslenmesi evrensel olarak “eat clean” temiz beslenme üzerine
kuruludur. Temiz beslenme biyolojik değerleri yüksek karbonhidrat ve proteinlerden oluşan bir
karmadır. Biyolojik değeri yüksek besin demek; sindirilebilirlikleri ve kullanılabilirlikleri yüksek
değerde olan besin demektir. Bu besinlere örnek olarak; Yumurta albumini (beyazı), beyaz veya
kırmızı et, yarım yağlı süt ve süt ürünleri, hububat hariç butun sebzeler, az tatlı meyveler, esmer
pirinç, kara buğday, yulaf, kepekli makarna ve katıksız katalizör bitki çayları sayılabilir. Bu
besinlerin özelliği hızlı sindirilmemelerindedir. Yukarıdaki besinleri kullanarak temiz bir
beslenmeye sahip olduğumuzu varsayalım, birinci adımı geçtik. İşin spor kısmı biraz teknik olsada
tam teşekküllü bir spor salonuna üyeliğiniz olduğunu varsayarsak gayet kolaydır. Bir fitness
salonunda 80 kg. vücut ağırlığına sahip bir birey 1.5 saat içerisinde yaklaşık 600 k.cal enerji açığı
oluşturur. 1gr. yağın 9 k.cal olduğu düşünülürse 1.5 saat içerisinde ciddi bir enerji ortaya çıkar. Bu
efor açığa çıkarken iskelet kasları çeşitli gerilimlere mağruz kalır ve iç salgı bezlerinin; Endorfin,
testosteron, dopamin ve adrenalin gibi çok önemli hormanları salgılamasını sağlar. Sonuç olarak
spor salonundan ayrılırken, daha enerjik, mutlu ve yaşam gücü yüksek bireyler olarak günlük
hayata döneriz. Şimdi biraz detaylara inelim. Spor yapan bir birey forma girmek için mutlaka vücut
ağırlığının 2 katı kadar kompleks karbonhidrat ve vücut ağırlığı kadar da hayvansal protein almak
zorundadır. Bu planlama bazal metabolizmanın ürettiği enerji açığı baz alınarak ve spor
salonunda harcadığı enerji hesaplanarak yapılmalıdır.
Sözün özü aslında şudur; spor yapmayarak forma girmeye çalışmak aslında bazal
metabolizma hızınızdan 500k.cal daha az beslenmek anlamına gelir ve buda sizi aç bırakacağı
gibi metabolizma hızınızı da düşürür. Vücuda az kalori almak çözüm değildir çünkü insan vücudu
ölmemeye programlıdır ve nekadar az kalori alırsanız okadar yavaş çalışmaya başlar ve
rezervlerini korumaya çalışır. Bütün bu hesaplama işleri kafanızı karıştırmasın. Antalyada 5 yıldır
liderliğini açık ara önde götüren AWAROS GYM sizin yanınızda. Deneyimli eğitmen kadrosu ve
sürekli gelişen hizmet anlayışı ile hizmetinizde. Artık denenmiş olanları denemekten vazgeçin,
sistemli ve prensipli bir şekilde en kestirme yoldan forma girin.
Bol sporlu günler dileği ile… Tuncay ATASAY
Siz ne dersiniz?